Çek Cumhuriyeti’nin en önemli ve en büyük kilisesi olan St Vitus Katedrali, mimari yapısıyla, tarihiyle ve tüm ihtişamıyla şehrin en popüler yerlerinden. Prag kalesi sınırları içerisinde bulunan bu kilise, şehrin en kalabalık turist trafiğine sahip yapılarından.
Katedrali korumak adına çok fazla önlem alınmış olması canınızı sıkabiliyor. Gerek katedral içerisindeki gezinizin kısa sürüyor olması gerekse, içeriye belirli sayıda turistin alınıyor olması, uzun kuyruklarda beklemenize neden olabiliyor. Ayrıca, katedral içerisinde çok az bir bölümü görebileceğinizi de unutmayın.
St Vitus Katedrali Tarihi
929 yılında kilise inşa edilerek bereket tanrısı olarak inanılan Svetovid’e (Çek Svantovit) adanmış. Romanesk tarzında ki kubbe ise, Dük Wenceslas I tarafından yaptırılarak Aziz Vitus’a adanmış. Prag Piskoposluğu kurulduğu zamanlarda (1060), iki kilise kulesi, üçlü olarak yapılarak bazilikaya dönüştürülmüş.
Günümüzde bulunan katedral inşaatı ise 1344 yılında başlamış. Bu yıllarda Prag Başpiskopos olduktan sonra Kral John yeni duruma layık daha büyük bir kilise inşa etmeye karar vermiş. Kral öldükten 2 yıl sonra, halefi Kral Charles IV, Kral John’un kararını desteklemiş ve o iddialı proje için Fransız usta Maison Mathieu d’Arras’ı görevlendirmiş.
Prag’da nerede konaklayacağınız hakkında pek fikriniz yoksa, Prag’da Konaklama adlı yazıma göz atarak şehirdeki en ideal konaklama bölgelerine ve bölgelere göre otel tavsiyelerine göz atabilirsiniz. Prag’daki en ideal konaklama birimlerine ve fırsat indirimlerine Booking.com aracılığıyla göz atmak için de buraya tıklayabilirsiniz.
D’arras 1352 yılında öldüğünde ise kilise henüz tamamlanmış değildi. Daha sonra kilise, güney Almanya (Swabia)’dan getirilen, genç bir heykeltraş ve ağaç oymacısı olan Peter Parler’in eline bırakılıyor. Mathieu’nun tasarımlarını takip eden Parler, ayrıca kendisine ait sanatsal projelerini de kiliseye eklemiş. Diğer gotik başyapıtlarından farklı olarak, görünümü ile Sondergotik (Özel Gotik) olarak adlandırılan bir tarzda yapılmış.
Parler öldüğünde ise, o muhteşem Wenceslas Şapeli ve Altın Portal tamamlanmış. Daha sonra projeyi oğulları devralarak, 1399 yılında saat kulesini tamamlıyorlar. Bu günlerden sonra inşaat yavaşlamaya başlamış ve 1419 yılında ki salgında neredeyse durma noktasına gelmiş.
1541 yılında ki yangında Kule yok olma noktasına geliyor. Ancak kısa bir süre sonra kule yeniden inşa edilerek yok olmaktan kurtarılıyor. 1770 yılında ise yarı İtalyan yarı Avusturyalı olan mimar Nikolaus Pacassi, kulenin tepesine bir barok kubbe eklemiş.
Katedralin yarım kalan inşaati ile 1844 yılına kadar beklediği söyleniyor. 1873 yılında batı cephesi yapımına Josef Mocker önderliğinde başlanmış ve Peter Parler’in planlarının çoğu, bu inşaat sürecinde kullanılmış.
Altın Portal
Katedralin batı tarafı tamamlanmadan önce Altın Portal (Ziata Brana), Katedralin ana girişi olarak biliniyormuş. Portal üzerinde bulunan renkli mozaik ise, Venedikli zanaatkarlar tarafından 14. yüzyılda oluşturulduğu söylenmekte.
Saat Kulesi
St Vitus Katedrali‘nin en uzun kulesi olan saat kulesini, Prag’ın hemen hemen her yerinden görmek mümkün. Kule 96.5 metre uzunluğunda. Kulenin büyük bölümü gotik tarzda yapılmış olsa da üst bölümü Rönesans tarzında ve tepesi ise, barok tarzında yapılmış.
Ziyaretçilere açık olan kuleye 297 basamak çıkarak ulaşabilirsiniz. Tepeye ulaştığınızda, sizi Doğu Avrupa’nın en büyük kilise çanı ve muhteşem bir Prag manzarası karşılıyor. Tabi, bu kuleye artık ücretli turlar ile çıkabildiğinizi de unutmayın.
